Sakal Nedir
Sakal Nedir ? Sakal Ne demek ?
1-)SAKAL
Yetişkin erkeklerin yanak, çene ve yüzlerinin
alt kısımlarında çıkan kıllar.
İnsanları en güzel şekilde yaratan
Cenab-ı Allah peygamberleri vasıtasıyla kulluk görevlerini
onlara bildirdiği ve öğrettiği gibi,
kılık-kıyafetlerini de belirlemiştir.
Allah Teala, insanların bedenlerinde saç, sakal
ve diğer kılları yaratmış, peygamberleri de
bunlardan bir kısmının giderilmesini veya
kısaltılmasını, bir kısmının da
kesilmeyerek uzatılmasını tebliğ etmiş ve bu
konuda insanları uyarmışlardır.
Allah Teala (c.c), "Peygamber size neyi getirip
verdi ise onu kabul edin, alın ve sizi yasakladığı
şeyden de sakının" (el-Haşr, 59/7) ve
"Allah'ın Rasulünde sizin için güzel örnekler vardır"
(el-Ahzab, 33/21) meallerindeki ayetlerinde buyurduğu gibi, mü'minlere
sirette, surette, ahlakta, adette ve hayatın bütün dallarında,
Rasulu (s.a.s)'un sünnetine uymalarını emretmiştir.
Rasulullah (s.a.s)'ın sünnetine uymak, İslamiyet'i daha doğru
anlamanın, daha doğru yaşamanın yegane yoludur.
Allah (c.c)'ın: "Peygambere itaat eden,
Allah'a itaat etmiş olur" (en-Nisa, 4/80) ayet mealinde
buyurduklarından hareket ederek, Rasulullah (s.a.s)'a itaatin her
şeyden önce farz hükmünü taşıdığını
göz önüne alırsak, onun sünnetine sarılmanın önem ve
ciddiyeti kendiliğinden ortaya çıkar.
Rasulullah (s.a.s) ümmetini, kılık
kıyafet ve dış görünüşleri bakımından müşriklere
benzemekten alıkoymuş; "Kim bir kavme benzerse,
onlardandır" (Ebu Davud, Libas, 4) hadisiyle de müslümanları
uyarmıştır. Özellikle sakal bırakmaları
hususunda mü'minlere tavsiyelerde bulunmuş, çeşitli
hadisleriyle de sakalın müslüman için taşıdığı
önemi belirtmiştir.
Hz. Aişe (r.anha)'den rivayet edilen bir
hadislerinde "On şey fıtrattandır:
Bıyıkları kesmek; sakalı salıvermek; misvak ile
ağzı, dişleri temizlemek; su ile burnu temizlemek;
tırnakları kesmek; kirlerin barınabileceği yerleri
yıkamak; koltuk altındaki kılları gidermek,
kasıkları tıraş etmek; necaset yolunu su ile pak
eylemektir" (Müslim, Tahare, 56; Ebu Davud Tahare, 29; Nesai,
Zine, I) buyurmuşlardır. Diğer hadislerinde ise,
"Bıyıkları Çok kısaltın, sakalları ise
bırakın"; "Müşriklere muhalefet edin;
bıyıkları kısaltın, sakalları çoğaltın";
"Bıyıkları kesin, sakalları bırakın. Böylece
Mecusilere benzemeyin " (Buhari, Libas, 64; Müslim, Tahare, 54)
buyurmuşlar ve mü'minleri sakal bırakmaya teşvik
etmişlerdir.
Sakal, hadiste de buyurulduğu gibi,
yaratılış icabı erkeklerde bulunması gereken ve
daha önceki peygamberlerin sünneti olan bir kılıktır. Müteaddid
hadislerde sakalların tabii halleri üzere terk edilmesi ve uzatılması
emredilmektedir. Kısaltılması konusunda herhangi bir cevaz
görülmemektedir. Asırlardır her devirdeki İslam
alimleri ile bütün mü'minler bu tabii hali benimsemişler ve
kendilerinde uygulamışlardır.
Bu hadislerden anlaşıldığına göre,
bütün peygamberlerle birlikte Rasul-i Ekrem de sakalını
bırakmış ve sakal bırakmayı emretmiştir. Hz.
Peygamber ve ashabının sakallarını traş
ettiklerine dair hiç bir kayıt yoktur. Ancak Hz. Peygamber (s.a.s)
sakalının ucundan ve yanlarından alırdı (Tirmizi,
Edeb, 17). İmam Malik, "Müslüman, çoğunluk
sakalını ne şekilde bırakıyorsa o kadar
bırakmalı, fazlasını kesmeli, böyle yapmak menduptur.
Çünkü bu fazlalığın kesilmemesi, çirkin görünmeye
sebeb olur. Sakalı kısaltmanın bir sınırı
yoktur. En uygunu, şekli güzelleştirecek biçimde kısaltmaktır"
der. İmam Baci Abdullah İbn Ömer ve Ebu Hureyre'den
nakledilen tatbikata dayanılarak bir tutamdan fazlasının
kesilebileceğini söylemiştir.
Dürrül-Muhtar'da sakalın bir tutam boyunda
olmasının sünnet olduğu ifade edilmektedir. Aynı
şekilde, ekseriyetin görüşüne göre bir tutamdan fazlasını
kesmek de sünnettir.
Sakal bırakmak ve buna bağlı olarak
sakalı traş etmek konusunda alimler değişik
kanaatlere varmışlardır. Bu alimlerin bir kısmına
göre sakal bırakmak farz, kesmek haram; bazılarına göre
sakal bırakmak sünnet, kesmek mekruhtur, kimisine göre de
müstehaptır. Bunların görüş ve delillerine gelince:
Sakal bırakmak farz, traş etmek ise haramdır şeklinde
olan birinci görüş, alimlerin cumhuruna aittir. Delilleri ana
hatlarıyla şöyledir:
a) Hz. Peygamber (s.a.s) bir hadis-i şeriflerinde
sakal bırakmayı emretmiştir. Emirler mendup veya mübah
olduğunu ifade ettiğine dair bir delil bulunmadıkça vucub
için olurlar. "Sakalları bırakın " emri de sakal
bırakmanın farz olmasını gerektirir.
b) Aynı şekilde, Hz. Peygamber (s.a.s) müşrik
veya mecusilere benzememeyi emretmiştir. Sakalı traş etmek
onlara benzemektir. Bu da haramdır.
c) Sakal traşı, Nisa süresinin 119. ayetinde
sözü edilen Allah'ın yarattığı şeyi
değiştirmek demektir. Şeytana uyularak yapılan bu
hareket de yasaktır. d) Sakal, erkekleri kadınlardan ayıran
bir özelliktir. Sakalını traş eden erkekler kadınlara
benzemektedirler. Erkeklerin kadınlara benzemesi de dinen
yasaklanmıştır.
Sakal bırakmak sünnet, traş etmekse
mekruhtur görüşünde olanlar Şafii mezhebinden İmam
Nevevi, Razi, Gazzali, Şeyh Zekeriyya el-Ensari, İbn-i Hacer,
Remli, Hatib, Şirbini gibi zatlardır. Bu görüşü
savunanlar şöyle demişlerdir.
a) Hadis-i şerifteki emir, sakal
bırakmanın farz olmasını gerektirmez. Zira aynı
şekilde Hz. Peygamber (s.a.s), Yahudi ve Hıristiyanlara
benzememek için saçların boyanmasını emretmiş, fakat
Sahabeden bazı kimseler saçlarını
boyamamışlardır. Bu olay bu gibi emirlerin vücub için
olmadığını gösterir.
b) Müşriklere din ve imanla ilgili konularda
benzemek haramdır. Örf ve adetlerle ilgili hususlarda ise haram değildir.
Zira Rasulüllah (s.a.s)'de rahiplerinkine benzer bir takunya giymiştir.
Şayet bu gibi hususlarda benzemek kesin olarak yasak olsaydı,
Hz. Peygamber bunu yapmazdı.
c) Örf ve adetlerde bile olsa konu sadece müşriklere
benzeme noktasından ele alındığı zaman aksine
sakal bırakmanın haram olması gerektiği hükmüne varılır.
Zira bugün birçok rahip ve gayr-i müslimler de sakal bırakmaktadırlar.
d) Peygamberlerin sünnetlerinden sayılan on
şey alimlerin çoğunluğu tarafından sünnet veya
müstehap olarak değerlendirilmektedir. Sakal da bunlardan biri
olduğuna göre bu da öyle değerlendirilmelidir. Çünkü bunların
hepsi temizlik ve iyi görünüşlü olmak gibi güzel adetlerdir.
Rasulüllah (s.a.s) ümmetine en güzel adetleri tavsiye etmiştir.
Sakal bırakmak müstehap, (sünnet-i zevaid) traş
etmek ise mübahtır görüşünü savunanlar şöyle derler:
Sakal bırakmak, yemek, içmek, oturmak, giyinmek gibi Hz.
Peygamber'in insan olduğu için tabii olarak yapmış
olduğu adetleridir. Bu itibarla sakal bırakmak ibadetle ilgili
sünnet değil, Hz. Peygamber (s.a.s)'in gelenek kasdiyle
yapmış olduğu sünnetidir. Buna sünnet-i zevdid de denir.
Mahmud Şeltut ve Muhammed Ebu Zehra gibi zamanımızın
bazı alimlerinin görüşü bu şekildedir. Buna göre sakal
bırakmak faziletli olmakla birlikte, sakal traşı mübahtır.
Sakal bırakılmadığı veya traş edildiği
takdirde aleyhte bir hüküm terettüp etmez. İçinde bulunulan
çevreye göre hareket etmek yerinde olur.
Sakalın adeta bir parçası olan
bıyığa gelince; Hz. Peygamber (s.a.s)'den üst dudağının
kenarları görünecek şekilde bıyığı
kısaltmak veya tamamen kesmek şeklinde rivayetler vardır.
Asıl alınan görüşe göre bıyığı
kısaltmak da tamamen traş etmek de sünnettir: Mükellef dilediği
şekilde hareket etmekte serbesttir.
Ancak bıyıkların yan taraflarından
alıp ortada az birşey bırakmak caiz görülmemiştir.
Şir'a şerhinde Hz. Ömer'in bıyıklarının iki
ucunu uzattığından söz edilerek bunun bir sakıncası
olmadığı açıklanmıştır.
(Sakal ve bıyığın hükümleri ve bu
konudaki görüş ve ictihadlar için bk. İbn-i Abidin, II, 113,
V, 261; el-Mehhel, I,183-189; Şevkani, Neylül-Evtar, I, 137-138;
el-Mezahibül-Erbea, II, 44-46; Şerhu'n-Nevevi (İrşadüşşarinin
kenarında), II, 261-265; İanetü't-Talıbin, II, 340; Fethü'r-Rabbani,
XVII, 313-314;ş Mahmut Şeltut, el-Fetava, 227-229; İslamda
Helal ve Haram, Yusuf el-Kardavi, (Terc. Mustafa Varlı), 107-13B
Muhammed Ebu Zehra, İslam Hukuku Metedolojisi (Terc. Abdülkadir
Şener), 51-52; Zekeriyya Kandehlevi, Vucübu ı'fail-Iihye).
Ahmet ARPA
2-)
Yetişkin erkeklerin yanak, çene ve yüzlerinin alt kısımlarında çıkan kıllar.
İnsanları en güzel şekilde yaratan Cenab-ı Allah peygamberleri vasıtasıyla kulluk görevlerini onlara bildirdiği ve öğrettiği gibi, kılık-kıyafetlerini de belirlemiştir.
Allah Teala, insanların bedenlerinde saç, sakal ve diğer kılları yaratmış, peygamberleri de bunlardan bir kısmının giderilmesini veya kısaltılmasını, bir kısmının da kesilmeyerek uzatılmasını tebliğ etmiş ve bu konuda insanları uyarmışlardır.
Allah Teala (c.c), "Peygamber size neyi getirip verdi ise onu kabul edin, alın ve sizi yasakladığı şeyden de sakının" (el-Haşr, 59/7) ve "Allah'ın Rasulünde sizin için güzel örnekler vardır" (el-Ahzab, 33/21) meallerindeki ayetlerinde buyurduğu gibi, mü'minlere sirette, surette, ahlakta, adette ve hayatın bütün dallarında, Rasulu (s.a.s)'un sünnetine uymalarını emretmiştir. Rasulullah (s.a.s)'ın sünnetine uymak, İslamiyet'i daha doğru anlamanın, daha doğru yaşamanın yegane yoludur.
Allah (c.c)'ın: "Peygambere itaat eden, Allah'a itaat etmiş olur" (en-Nisa, 4/80) ayet mealinde buyurduklarından hareket ederek, Rasulullah (s.a.s)'a itaatin her şeyden önce farz hükmünü taşıdığını göz önüne alırsak, onun sünnetine sarılmanın önem ve ciddiyeti kendiliğinden ortaya çıkar.
Rasulullah (s.a.s) ümmetini, kılık kıyafet ve dış görünüşleri bakımından müşriklere benzemekten alıkoymuş; "Kim bir kavme benzerse, onlardandır" (Ebu Davud, Libas, 4) hadisiyle de müslümanları uyarmıştır. Özellikle sakal bırakmaları hususunda mü'minlere tavsiyelerde bulunmuş, çeşitli hadisleriyle de sakalın müslüman için taşıdığı önemi belirtmiştir.
Hz. Aişe (r.anha)'den rivayet edilen bir hadislerinde "On şey fıtrattandır: Bıyıkları kesmek; sakalı salıvermek; misvak ile ağzı, dişleri temizlemek; su ile burnu temizlemek; tırnakları kesmek; kirlerin barınabileceği yerleri yıkamak; koltuk altındaki kılları gidermek, kasıkları tıraş etmek; necaset yolunu su ile pak eylemektir" (Müslim, Tahare, 56; Ebu Davud Tahare, 29; Nesai, Zine, I) buyurmuşlardır. Diğer hadislerinde ise, "Bıyıkları Çok kısaltın, sakalları ise bırakın"; "Müşriklere muhalefet edin; bıyıkları kısaltın, sakalları çoğaltın"; "Bıyıkları kesin, sakalları bırakın. Böylece Mecusilere benzemeyin " (Buhari, Libas, 64; Müslim, Tahare, 54) buyurmuşlar ve mü'minleri sakal bırakmaya teşvik etmişlerdir.
Sakal, hadiste de buyurulduğu gibi, yaratılış icabı erkeklerde bulunması gereken ve daha önceki peygamberlerin sünneti olan bir kılıktır. Müteaddid Hadislerde sakalların tabii halleri üzere terk edilmesi ve uzatılması emredilmektedir. Kısaltılması konusunda herhangi bir cevaz görülmemektedir. Asırlardır her devirdeki İslam alimleri ile bütün mü'minler bu tabii hali benimsemişler ve kendilerinde uygulamışlardır.
Bu Hadislerden anlaşıldığına göre, bütün peygamberlerle birlikte Rasul-i Ekrem de sakalını bırakmış ve sakal bırakmayı emretmiştir. Hz. Peygamber ve ashabının sakallarını traş ettiklerine dair hiç bir kayıt yoktur. Ancak Hz. Peygamber (s.a.s) sakalının ucundan ve yanlarından alırdı (Tirmizi, Edeb, 17). İmam Malik, "Müslüman, çoğunluk sakalını ne şekilde bırakıyorsa o kadar bırakmalı, fazlasını kesmeli, böyle yapmak menduptur. Çünkü bu fazlalığın kesilmemesi, çirkin görünmeye sebeb olur. Sakalı kısaltmanın bir sınırı yoktur. En uygunu, şekli güzelleştirecek biçimde kısaltmaktır" der. İmam Baci Abdullah İbn Ömer ve Ebu Hureyre'den nakledilen tatbikata dayanılarak bir tutamdan fazlasının kesilebileceğini söylemiştir.
Dürrül-Muhtar'da sakalın bir tutam boyunda olmasının sünnet olduğu ifade edilmektedir. Aynı şekilde, ekseriyetin görüşüne göre bir tutamdan fazlasını kesmek de sünnettir.
Sakal bırakmak ve buna bağlı olarak sakalı traş etmek konusunda alimler değişik kanaatlere varmışlardır. Bu alimlerin bir kısmına göre sakal bırakmak farz, kesmek haram; bazılarına göre sakal bırakmak sünnet, kesmek mekruhtur, kimisine göre de müstehaptır. Bunların görüş ve delillerine gelince: Sakal bırakmak farz, traş etmek ise haramdır şeklinde olan birinci görüş, alimlerin cumhuruna aittir. Delilleri ana hatlarıyla şöyledir:
a) Hz. Peygamber (s.a.s) bir hadis-i şeriflerinde sakal bırakmayı emretmiştir. Emirler mendup veya mübah olduğunu ifade ettiğine dair bir delil bulunmadıkça vucub için olurlar. "Sakalları bırakın " emri de sakal bırakmanın farz olmasını gerektirir.
b) Aynı şekilde, Hz. Peygamber (s.a.s) müşrik veya mecusilere benzememeyi emretmiştir. Sakalı traş etmek onlara benzemektir. Bu da haramdır.
c) Sakal traşı, Nisa süresinin 119. ayetinde sözü edilen Allah'ın yarattığı şeyi değiştirmek demektir. Şeytana uyularak yapılan bu hareket de yasaktır. d) Sakal, erkekleri kadınlardan ayıran bir özelliktir. Sakalını traş eden erkekler kadınlara benzemektedirler. Erkeklerin kadınlara benzemesi de dinen yasaklanmıştır.
Sakal bırakmak sünnet, traş etmekse mekruhtur görüşünde olanlar Şafii mezhebinden İmam Nevevi, Razi, Gazzali, Şeyh Zekeriyya el-Ensari, İbn-i Hacer, Remli, Hatib, Şirbini gibi zatlardır. Bu görüşü savunanlar şöyle demişlerdir.
a) Hadis-i şerifteki emir, sakal bırakmanın farz olmasını gerektirmez. Zira aynı şekilde Hz. Peygamber (s.a.s), Yahudi ve Hıristiyanlara benzememek için saçların boyanmasını emretmiş, fakat Sahabeden bazı kimseler saçlarını boyamamışlardır. Bu olay bu gibi emirlerin vücub için olmadığını gösterir.
b) Müşriklere din ve imanla ilgili konularda benzemek haramdır. Örf ve adetlerle ilgili hususlarda ise haram değildir. Zira Rasulüllah (s.a.s)'de rahiplerinkine benzer bir takunya giymiştir. Şayet bu gibi hususlarda benzemek kesin olarak yasak olsaydı, Hz. Peygamber bunu yapmazdı.
c) Örf ve adetlerde bile olsa konu sadece müşriklere benzeme noktasından ele alındığı zaman aksine sakal bırakmanın haram olması gerektiği hükmüne varılır. Zira bugün birçok rahip ve gayr-i müslimler de sakal bırakmaktadırlar.
d) Peygamberlerin sünnetlerinden sayılan on şey alimlerin çoğunluğu tarafından sünnet veya müstehap olarak değerlendirilmektedir. Sakal da bunlardan biri olduğuna göre bu da öyle değerlendirilmelidir. Çünkü bunların hepsi temizlik ve iyi görünüşlü olmak gibi güzel adetlerdir. Rasulüllah (s.a.s) ümmetine en güzel adetleri tavsiye etmiştir.
Sakal bırakmak müstehap, (sünnet-i zevaid) traş etmek ise mübahtır görüşünü savunanlar şöyle derler: Sakal bırakmak, yemek, içmek, oturmak, giyinmek gibi Hz. Peygamber'in insan olduğu için tabii olarak yapmış olduğu adetleridir. Bu itibarla sakal bırakmak ibadetle ilgili sünnet değil, Hz. Peygamber (s.a.s)'in gelenek kasdiyle yapmış olduğu sünnetidir. Buna sünnet-i zevdid de denir. Mahmud Şeltut ve Muhammed Ebu Zehra gibi zamanımızın bazı alimlerinin görüşü bu şekildedir. Buna göre sakal bırakmak faziletli olmakla birlikte, sakal traşı mübahtır. Sakal bırakılmadığı veya traş edildiği takdirde aleyhte bir hüküm terettüp etmez. İçinde bulunulan çevreye göre hareket etmek yerinde olur.
Sakalın adeta bir parçası olan bıyığa gelince; Hz. Peygamber (s.a.s)'den üst dudağının kenarları görünecek şekilde bıyığı kısaltmak veya tamamen kesmek şeklinde rivayetler vardır. Asıl alınan görüşe göre bıyığı kısaltmak da tamamen traş etmek de sünnettir: Mükellef dilediği şekilde hareket etmekte serbesttir.
Ancak bıyıkların yan taraflarından alıp ortada az birşey bırakmak caiz görülmemiştir. Şir'a şerhinde Hz. Ömer'in bıyıklarının iki ucunu uzattığından söz edilerek bunun bir sakıncası olmadığı açıklanmıştır.
(Sakal ve bıyığın hükümleri ve bu konudaki görüş ve ictihadlar için bk. İbn-i Abidin, II, 113, V, 261; el-Mehhel, I,183-189; Şevkani, Neylül-Evtar, I, 137-138; el-Mezahibül-Erbea, II, 44-46; Şerhu'n-Nevevi (İrşadüşşarinin kenarında), II, 261-265; İanetü't-Talıbin, II, 340; Fethü'r-Rabbani, XVII, 313-314;ş Mahmut Şeltut, el-Fetava, 227-229; İslamda Helal ve Haram, Yusuf el-Kardavi, (Terc. Mustafa Varlı), 107-13B Muhammed Ebu Zehra, İslam Hukuku Metedolojisi (Terc. AbdülKadir Şener), 51-52; Zekeriyya Kandehlevi, Vucübu ı'fail-Iihye).
3-)Yetişkin erkeklerde yanak ve çenede çıkan kılların tümü
Örnek:Sakalı kır, yaşı elliyi aşkın fakat dinçti. F. R. Atay
4-)Bazı hayvanlarda çene altında bulunan kılların tümü.
Bu bilgi faydalı oldu mu ?
Kelime Türü Nedir ?





Sizde içinde Sakal kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !
