8-)f. 1. kesmek. 2. ayırmak. 3. kopmak, ikiye ayrılmak.
Bu bilgi faydalı oldu mu ?
Dil
Anlamı
İngilizce
Fond.
İngilizce
To cut or break open or apart; to divide into parts; to cut through; to disjoin; as, to sever the arm or leg.
İngilizce
To keep distinct or apart; to except; to exempt.
İngilizce
To disunite; to disconnect; to terminate; as, to sever an estate in joint tenancy.
İngilizce
To suffer disjunction; to be parted, or rent asunder; to be separated; to part; to separate.
İngilizce
To divide one piece of property from another to be sold or used separately.
İngilizce
Result of rub-point which has been ignored.
İngilizce
To make a separation or distinction; to distinguish.
İngilizce
Set or keep apart; 'sever a relationship'.
İngilizce
Cut off from a whole; 'His head was severed from his body'; 'The soul discerped from the body'.
İkramiye çıkmasına çok mutlu olduk"derken şirketin güvenlik amiri Okan Sever ise şunları söyledi :"Şirkete geldiğinde çok heyecanlıydı, eli ayağı titriyordu.
Mehmet Gündem (1969) 1968 yılında Ordu'da doğan Gündem, ilk-orta-lise öğrenimini İstanbul'da yaptı. Ataköy Lisesi’nden sonra Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji bölümünü bitirdi. Ardından Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Siyaset ve Sosyal Bilimler dalında lisans üstü eğitim aldı. Gündem, 1995 yılında gazeteciliği